Başkalarının aşina olmadığı, gizli saklı olmasa da dışarıdan kendini pek belli etmeyen en belirgin özelliğiniz nedir?
Umberto Eco, Louvre Müzesi’nde listelerden oluşan bir serginin küratörlüğünü yaparken “Liste kültürün kökenidir,” demişti. “O, sanat ve edebiyat tarihinin bir parçasıdır. Kültür ne ister? Sonsuzluğu anlaşılır kılmak. (…) Ve insan sonsuzlukla nasıl yüzleşir? Kişi anlaşılmaz olanı nasıl kavramaya çalışır? Listeler aracılığıyla.*
Benimki, listeleme sevdam.
Beş bin yıl önce insanlar liste yapmak için yazıyı icat etti: Mezopotamya’daki en eski yazı sistemleri besi hayvanlarının listesini kil tabletlere kaydetmek için tasarlandı.*
Yazının icadının zirai ya da ticari başka bir faaliyete dair de olsa liste tutmaya bağlanması beni pamuk helva pembeliğinde mutlu ediyor. Çünkü ben de Sümerliler gibi listelerin insanıyım. Hayatımı listelerim üzerine kurarım, uçan balon hayallerimi listelerim marifetiyle iplerinden tutar yere indiririm.
Edebiyat hayalde kurgulananın dille ifade edilmesine yönelik zihinsel bir gayrettir; amma velakin hayal alemi yazının zenginliğiyle bile karşılanamaz. Dil bu konuda yazarın elinin altındaki en güçlü kaldıraçtır, yazı ancak dil maharetiyle hayale yaklaşır. Liste, ister ex-ante ister ex-post hikâye olsun, hayalin temel taşıdır. Botanical Shakespeare hayaller ve listeler arasındaki bağa işaret eden harika bir kitaptır; eserlerindeki çiçekleri, meyveleri, nebatatı, ağaçları, tohumları ve otları listeleyerek Shakespeare’in hayalleri ve metinleri arasında kurduğu bağı okurun önüne inci gibi dizer. Birkaç sene evvel Yaşar Kemal için bir benzeri yapılacak denmişti, takip edemedim.
Listeye dair bir endeks çıkarırken sözlükleri hele etimolojik sözlükleri atlamak olmaz. Okulunda konuları sözcük kökenleri üzerinden işleyen Stephen Jenkinson, dili animist ruhun mırıltısı, etimolojik sözlükleri ise hikâyeler olarak tanımlar. Liste sözcüğünün hikâyesini Türkçe etimolojisinde aramak abesle iştigal ama yine de Nişanyan’ın Çağdaş Türkçenin Etimolojisi sözlüğüne danıştım. Karşısında: “∼ Fr liste 1. bordür, şerit 2. şerit halinde yazılı dişi ∼ Ger *listön şerit, kenar” yazıyordu.
Aradığımı İngilizcede buldum. İngilizce etimolojisi* sözcüğün içinde saklanmış hikâyeyi açık ediveriyordu:
liste, i. haz, neşe, keyif†
liste, i. kumaş şeridi
liste, i. kulak†
iste, i. yara izi†
liste, i. renk şeridi†
liste, i. dövüş arenası
liste, i. geminin yan yatması
liste, i. bir dizi isim, rakam, kelime ya da benzerlerinden oluşan katalog
liste, i. uzun bir parça tahta†
liste, i. belirli bir yayımcı tarafından yayımlanan kitapların başlıkları
†Bu tanımlar artık geçerliliğini yitirmiş olsa da listless (neşesiz), listel (ince pervaz) ve listen (dinlemek) gibi kelimelerde varlıkları hissedilmektedir.
Liste deyip de geçmemek lazım!
Ailemde de bir liste mevzusu hâkim ama listeleme merakımın membaı babam sanırım; “okurken borçlandığı isimler”i sıraladıkları da dâhil çok sayıda listesi, listeleri için defterleri vardı. Annemin listeleri mutfağa dairdi; alışveriş listeleri, menüler, babamın ölümü sonrası ise evin gider listeleri… Ablam Aysan’la o ergen ben çocukken şiir ve şarkı listelediğimiz ortak defterlerimiz vardı, bazıları hâlâ duruyor.
Ben de kendimi bildim bileli listeler yaparım. Farklı konular için muntazam listelerim, bu listeler için de defterlerim ya da dijital dosyalarım var.
Dijital listelerim Excel’de tutarım, ben Excel kadınıyım, kötü espri. Listenin ana maddeleri için sayfalar, o sayfalarda ana maddenin alt başlıkları konuşlanır. Bazen o alt başlıklardan biri sayfaya terfi eder, bazense ayrı bir Excel dosyasına. Liste maddeleri arasında hiyerarşi yoktur. Yer değişikliği sebebiyle hiçbir madde diğerine gönül koymaz, kendi aralarında gül gibi geçinir giderler.
Elle tuttuklarım için defterlerim vardır. Bu aşağıdakiler benim zihnimin güzel yerleri için tuttuğum listelerle dolu defterler, kapakları roman kapaklarından. Moby Dick’te düşündüğüm, merak ettiğim şeyler için, À la recherche du temps perdu’da şu an üzerinde çalıştığım değil de bir sonraki roman için, Madame Bovary’de şu an üzerimde çalıştığım roman için, Tender is the Night’ta da Poetika için listelerim var.
Defterde tuttuğum listelerin başlıklarını köşeli parantez içine alır, her ana maddenin başına numara işareti (#) koyarım. Bunları kurşun kalemle yaparım. Listede bir işlevi kalmayan maddeleri cetvel maharetiyle çizdiğim iki çizgi ile ya da özel ten rengi Touch markerlarımla boyayarak azat ederim.
Liste yapmasıyla, eklemesi çıkarması bozmasıyla ve nihayete er(diril)mesiyle benim için başlı başına bir ritüeldir.
Listenin paradoksu ve belki de hazzı hem sonlu hem de sonsuz olmasıdır. Her öge münferittir ancak liste bağlantıya, dolayısıyla kategoriye işaret eder. Ögeler ne kadar başka olursa işaret edilen kategori o kadar geniş olur. Ta ki sınırları hayal gücümüzün hudutlarına yaklaşana dek.*
Liste alelade bir yeni çağ ritüeli değil kadim bir hayal gücü ritüelidir. Orhan Pamuk’un Kara Kitap’ındaki Bölüm İki: Boğaz’ın Suları Çekildiği Zaman listelemenin edebiyattaki en güzel örneklerindendir. Yazarın hayal gücü boğazın sularının çekildiği zaman göreceklerimizin listesine kitapta bir bölüm ayırtmıştır. Listeleme edebiyatta hayal dünyasının yazıya aktarımı için en elverişli tekniklerden biridir.
Malum yılbaşı da listelerin kraliçesi bir dönem. Kâğıtlar kalemler defterler hazır. 2026 için dilekler, hayaller yazıya geçiriliyor. Her yer konfeti.
Eco’ya naçizane, katılıyorum. Listeler stabil değildir, canlıdır, dinamiktir, tül perdeler arasında danstır. Listeler sonsuzluğa gider, matematik kalksa konuşsa, n’nin ∞’a gittiği limit problemidir hayaller ve cevap hep yine ∞’dur.
İkametgâhı ya defterler ya da Excel dosyaları olan listelerim uzar, kısalır, genleşir, büzülür. Listeler uzay zaman düzleminde istediğin tarafa açılan kedi merdiveni gibidir. Yumuşaktır, esnektir, dinamiktir. Canlıdır. Herhangi bir basamağından başka yöne doğru yeni bir merdiven uzatmak, bir maddesinden yepyeni taptaze başka bir liste üretmek işten bile değildir. Böylelikle her liste sonsuzluğa doğru uzanan bir sihirdir. Listeler işte bu sebeple hayallerle aynı dili konuşur. Listeler, hayallerin, kafamızın içinde dönen imgelerin prefrontal korteks aktivitesi olarak yazıya tercümesidir. Listeler, hayal gücü ve zihnin Fransız öpücüğü sonrasında mucizeyle rahme düşürdükleri Mesih’tir.
Listesiz hayal etmek imkânsızdır. Listelemek bir hayal gücü ritüeliyse Hıdırellez, bu ritüelin doğayla taçlandırılmasıdır. Seneler, seneler önce, Piet Mondriaan’ın doğduğu yaşlı bir Hollanda kasabasında, dileğini hayal etmeye ve bırakabilmeye dair bir meditasyon yapmıştım, adı vardı, dilek ağacı. Gözümün bir yerden ısırdığı yönergeler Hıdırellez’in meditasyonda reenkarnasyonuydu. Hayal etmenin psişeye desteği kadim öğretilerde yoğun yer bulmasından da anlaşılır. Yılbaşı için emanet alabilir, yeni yıl hayallerimizin listesi için temel addedebiliriz. Önümüzün arkamızın sağımızın solumuzun neonlu umut sözcüğüyle bezendiği şu günlerde yeridir.
Efsanevi fizikçi Niels Bohr, sıradan bir gerçeğin, karşıtı düzmece olan, engin bir gerçeğin ise karşıtı yine engin bir gerçek olan bir beyan olduğunu söylemiştir.**
Zıddını kendi içinde barındırmak yerine başka kelimelerle karşılayan mefhumlar ve sözcükler kafamı karıştırır. Yılbaşı döneminin seksapeli yüksek kavramlarından umut da bunlardan biri. Umutlu olabilirsin, ya da umutsuz. Siyah beyaz arasındakine benzer bir zıtlık vardır, umut sözcüğünün içinde. Hangisi olduğun bir eke, -li ya da -siz, bakar. Ne fena.
Umut soğuktur, donuktur. Düzmecedir. Bir şeyin olduğundan farklı olmasına dair bir inat içerir. Bu sebeple mahpustur, başka olasılıkları görmezden gelir, kendi kendini kapana kıstırır. Umut doğrusaldır, a noktasından b’ye düz çizgidir, bu lineerlik onu hem bağımlı hem de hiyerarşik kılar. Dünya bir spiraller ağıdır oysa, ast üst ilişkisinden muaftır.
Dünya iki paralel çizginin kesiştiği sonsuzlukta hayal kurar.
Hayaller dünyanın hareketinden start alır. Umut stabildir, biraz da depresif. Liste gibi hayal gibi kıvrak, dansçı değildir. Krepon kâğıdından kedi merdivenindense demirden inşaat merdivenidir umut, en üst basamak asıl ve hedeftir, diğerlerinin esamesi okunmaz. Geçmişi kale almaz umut, vurgusu geleceğedir. Geçmişi dâhil etmeyen her şey cansızlığa mahkûmdur oysa. Şimdiki zamanın mutlak reddidir umut. Muhteviyatındaki biçarelikle ona tutunanı yenik ilan eder. “2026’dan umutluyum,” baştan mağlup bir cümledir. Merdivenin en tepesine ya çıktın ya çıktın hükmüdür. Umut eğilmez, bükülmez, form değiştirmez, özgür değildir. Umuttan özgür olmak, bilakis, özgürlüğün mayasıdır ya da Stephen Jenkinson’ın dediği gibi, umuda kapılmadan yaşamak ve ölmek bir devrimdir.
2003 senesinden beri, yani yirmi iki senedir, yeni yıl dileklerimi tuttuğum bir defterim var. Seneler geçtikçe listem kısalmış, ilk senelerdeki “şunu şöyle yap, buna böyle davran” gibi değişiklik şehvetine yenilmiş dileklerimin yerini başka şeyler almış, büyümüşüm diyelim. Terapist Kathy Kain’in bir lafı bu bağlamda manidar: “Öncelikle altta yatan hayatta kalma fizyolojisini ele almadan davranışta yapılan herhangi bir değişiklik sadece irade gücüyle bastırmaktır.” Bastırmayı bırakmışım. Kendimden yüz seksen derece dönüş talep eden, zorbalık taslayan, davranış değiştirmeli değil, kendim gibi ufak tefek, kış günü camda süzülen yağmur damlaları gibi hafif, sevgilinin boynu gibi beyaz kokan nazenin isteklerim var artık. Gerisi için de naçizane içten yanmalı çalışma hevesim.
Sizlere de 2026 duası olarak bırakmak istediğim bir sözcük var: lacrimarum. Bu yazıda 2025’in delişmenliğinden ödünçle bir kuş gibi daldan dala atladım. Lacrimarum’u şimdilik sandığa kaldırayım, vakti gelince kendi konuşsun.
Öyleyse, 2026 senesinde, yeni yazılarda hasbihâllere, hasretle şerefe.
*Eliot, H. (2022) Eliot’s Book of Bookish Lists, Londra: Particular Books.
**Wilczek F. (2014) Varolmanın Hafifliği: Fizikte Birleşik Kurama Doğru, İstanbul: Alfa Bilim.





"Umuta kapılmadan yaşamak ve ölmek devrimdir." Ne doğru. Umut tacirleri olmaza dünya daha güzel mi olur ne . Listeler benim için YOL . Çok sevgiler
Knut Hamsun’un Açlık’ını okudum en son. Sokaklarda kalmış, açlıkla sınanan bir yazarın varolma mücadelesini anlatıyor. Ancak yazar ilginç bir şey yapmış ve böyle bir karakter için ilk akla gelecek duygularla değil de, en son aklımıza gelecek duygularla aktarmış hikayeyi bize. Bunlardan biri de “ümit”. Okuduğumdan beri aklımı kurcalıyordu, böyle bir karakter ve hikaye ile “ümit”in birlikteliği. Senin umutlu/umutsuz referansın onu düşündürdü tekrar bana. Bence ümitin tam zıttıyla varlığı düşündürdü beni en çok. Ve bu tam zıt aslında ümitsizlik değil de, ümidin varlığını bile akla getiremeyecek kadar çaresiz, karanlık, eylemsiz bir hayat.
Yani diyeceğim o ki, bazı kelimelerin zıttı, onlatın varlığını bile akla getiremeyeceğimiz bir yokluk hali sadece. -sız ekinin bile kullanılamayacağı, kelimenin varlığını yitirdiği bir yokluk hali. Umut kelimesinin zıttı yok o yüzden. Çünkü umut yoksa, liste de yok.
(İlk yorumumu yazının sonu kaptı. Ama yazının her konusu ayrı bir yorumu hakediyor.)