Herkese merhaba,
Bu pazar çok sevgili editörüm (Doğan Kitap editörü) Hülya Balcı ile Minoa Akaretler’deyim. Saat 3’te. Cumartesi gecesi Açıkhava’da İbrahim Maalouf konserinde müzik tanrısına ibadetimi yerine getirip pazar sizinleyim inşallah.
Geçen hafta sonu da Ankara’daydım. Ankara için şöyle bir şeyler karalamıştım, Minoa sohbeti için belki fikir verir:
Aile hikâyelerini, zamanla meselemi ve onu hoyrat kullanmakla da, sözcüğün hiyerarşisini sevmesem de “azınlık” olmaya merakımı ve “benden” olmayandaki aşinalığa, işte bu aşinalığı arayıp bulduğum farklı etnik köken ve cinsiyetten anlatıcıyı, Miran’ı yani, hafıza-hatırlamak-unutmak üçlemesini, anne yarasını ve gitmiş de kalmış anneleri, erkeklerin görünmeyen ıstırabını, kültürel hafızayı, İstanbul’u, Kınalıada’yı, Kars’ı ve hiç gitmeden yazdığım/sevdiğim gözümün nuru Bitlis’i, Hoyrat’ın içinde naçizane andığım Hrant Dink ve Saroyan’ı, yüzleşme lakırdısı yerine erdemin tanımını düşünmeye meylimi, âşıklar arasındaki mahremiyetin çocukluk yaralarından akan kanı dindirme ihtimaline olan iflah olmaz inancımı, edebiyatta metnin boşluklarında yazılmayanı duymaktan aldığım hazzı, tabii ki Kairos’u çünkü hayır etkisinden çıkamıyorum ve Jenny Erpenbeck’in askeriyim, şiirleri, belediye seçimlerini hatta ve diğer birçok şeyi konuştuğumuz güzel insanlarla, okurla, Ankara. Benim için çok özel bir mayıs günüydü. Geldiğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Minnettarım.
Görüşmek ve sarılmak üzere.
Sepin