Herkese selam,
Böyle diller arası geçişler beni çok mutlu ettiği için paylaşıyorum, hatta benzerlerini yorumlara eklerseniz ne bahtiyar olurum.
Mario Vitti İstanbul anılarından bahsetmiş, buyrun alıkobeni ya da alıkoy beni:
Bizimle aynı dairede, ancak başka bir odada Teodosia Seimiri Teyze yaşamaktaydı. Herkes ona merak ve hürmet ile yaklaşırdı; sırf ilerlemiş yaşından dolayı değil, odasında, o küçük krallığında koruduğu, kendisi için kıymetli bir sürü obje nedeniyle de. Ancak benim sonsuz bir merakım vardı. Orada bulunan her şeyle ilgili sorular sorar, o da bana en küçük detayına kadar hikâyelerini anlatırdı. Çok ilginç olaylar yaşamıştı. Bana Orient Express’le yaptığı bir seyahati, Montreux’deki dişli raylı trenle çıktığı piknikleri anlatırdı. Bazen beni ortamdan uzaklaştırmaları gerektiğinde “Teodosia Teyze’ne git de sana biraz alikobeni* versin” derlerdi.
*Alıkobeni (Alıkoy Beni): çocukları oyalamak için ellerine tutuşturulan taze pişmiş börek, çörek ve sair. İstanbul’un Levanten ve Yahudi çevrelerinde kullanılan bir kalıptır -yn.
Doğduğum Şehir İstanbul 1926 - 1946, Mario Vitti, çev. Sula Bozis, İstos Yayınları
Posta Poetika'ya yaptığım yorumu buraya da eklemek istedim. :)
Çocukken annem bir şekilde yanında olmamı istemezse "Babana git de sana alıkoma kağıdı versin" derdi. Ben de gider saf saf bir kağıt beklerdim. Alıp babama götüreceğim hesapta. Babam da az sonra o kağıdı verecekmiş gibi yapar beni oyalardı. Çoktan unuttuğum bu hatıra ile şu anda hayatta olmayan anneme ve babama da selam olsun. :)